Kayıtlar

Ağustos, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kitab-ı Aşk

Resim
Kitap sevdamdan hiç bahsetmedim. Hayatımın %50 sini kapsayan bir tutkudur okumak. Ve bence en mantıklı tutkum kitaplardır. Başka hayatlara, başka insanlara, başka dünyalara açılan penceredir kitaplar. Yaşamın kelimelere kucak açışıdır. Aşktır benim için. Özlemiyle yanıp tutuştuğum, varlığının heyecanlandırdığı, sadık kaldığım sevdamdır. Küçüklüğümden beri bırakmadığım, istikrarlı olarak hiç bıkmadan devam ettiğim alışkanlığımdır kitaplar. Beni gerçek dünyadan uzaklaştırıp başka yaşamlara, başka hayallere sürükleyen o güzel şey. Canımdan bir parçadır kitaplarım. Nereye gitsem yanımda götürürüm mutlaka. Onlarsız nefes alamam. Kitapsız bir ömrü, bir insanı beyhude sayarım. Boştur arkadaş okumayan insan. Yaratıcının ilk emri "Oku!" 'dur. İnsana yol gösterir, farklı tecrübelerden, farklı düşüncelerden yararlanmaya en güzel, en yararlı araçtır kitaplar. Kitap, bir insanın en sadık yaridir, dostudur. 1 kitap 1 insan, 2 kitap 1000 insandır. Bu konuda abartırım.

Adı Her Neyse İşte

Resim
Benden bahsederken kullandığın cümleler ne kadar soğuk olsa da, ne kadar yabancı olsa da sırf sen söyledin diye kabulleniyorum bu sıfatları. Ne kadar uzaksın bana. Aslında bir o kadar da yakın. Nefes kadar yakınsın. Ben sabahlara seninle 'günaydın' diyorum. Kahvaltımı seninle yapıyorum aslında. O yüzden tat alıyorum ya. Sonra seninle birlikte bir şeyler öğreniyorum, bazı şeylere çözüm buluyorum. Hayatımın akışını seninle planlıyorum. Gökyüzüne baktığımda seni görüyorum, içime yaşama sevinci doluyor. Benim sevinçlerim sen aklıma geldiğindendir. Günün yorgunluğunu seni düşünerek atıyorum. Tam güneş batarken ki o hüzün vaktinde seni, seninle birlikte özlüyorum. Yüzüne uzun zamandan beri hasret kalışım... Üzgünüm devam edemeyeceğim. Bu hasreti seninle birlikte çekemiyorum. Hem var hem yok olman beni de ikiye bölüyor, anla. Bildiklerim bana yaramıyor. Konu sen olunca dağılıyorum, kusura bakma. Hayatta ne kadar ortak şeyler yaşadıysak, birbirimiz hakkında bir o kadar far

Sanayiden Çıkanlar 4

Resim
Sen bana özgürlüğü bahşettin;ayrılışınla Güzeller ve yıldızlar aynıdır; birine odaklanmamalısın. Piramitler ya da pergeller hükmetmez dünyaya;insanlardır insanları katleden. Gökyüzü ağladı ve ben güldüm. İnsanlar kristalleşebilseydi eğer yalanların üzerinde yatar yalan yer ve yalan içerdik ee tabi bir de yalan s**ardık. Güzel bir insan bul ve onu öldür;emin ol sıra sana da gelecektir. Kadınlar ve gıcık matematik öğretmenleri arasında farklılıktan çok benzerlik  vardır; her ikisi de gidiş yoluna bakar sonuca değil. Para kazancından yurdumuza giren ölüm fırtınası bütün yurtta kendini gösteriyor. Dünya yalanları sever yoksa politikacılar işsiz kalırdı. Nefes nefese dinledim seni kulaklarım ağrımasa bile burnum kaşınıyor artık. Yeni filmler izleyip eski insanlarla mutlu oluyorum. Eğer bir örümcek olsaydım çorap örerdim. Tanrı olsaydım çirkin insanlar yaratırdım;kimse yargılayamazdı diğerini

Büyük Şehirde Gölge Olmak

Resim
Her sabah olduğu gibiydi o aptal güneş yine yüzüne vuruyordu gözüne girmesini istemediğin için her zaman olduğu gibi sırtını dönüyordun o parlaklığa karanlıklar içinde belki seni aydınlatamıyordu yada sen o varken bile kendini hava kararmış ve sis bulutları içinde görüyordun. Ve birden ayağa kalktın evet o kocaman ışık küresi arkanda kalmıştı derken önünde bir siyah gölge belirdi düşünmeye başladın aynada baktığım kişi bu gölge miydi ? Bu kadar uzun muydu ? Görmeyeli zayıflamış ? Sonra saçma düşüncelerini bıraktın doğduğunda bakmaya tenezzül etmediğin güneş sana o gelince 2 güneşin olacağını fısıldadı arkandan gülümsedin arkana bakmak istedin ve o anda bir karanlık çözmüştü büyük şehrin üstüne çünkü artık güneş gökdelenin arkasındaydı..

Bak Sen Şu İşe

Resim
Şimdi güneşin batışını izliyorum sevgilim. Günlerin, yılların geçişine şaşırıyorum... Kuşların cıvıltısına, kanat çırpışlarına kulak veriyorum. Aynı zamanda seni düşünüyorum güzelce. Şair ne demiş "Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey..." diye. Severim Nazım'ı. Bilmiyorum sende sever misin? Sevsen de olur, sevmesen de. Her şeyinle kabulümsün ne de olsa. Hayat tüm kapılarını kapatsa da bana, kendimi gökyüzüne gülümseyerek bakmaktan alıkoyamıyorum, bak sen şu işe! Dilerim bir gün sana da öğretirim bu güzel sırrı.

Kapalı Çarşısız Bir Şehir

Resim
gözlerimi kapatamıyorum Orhan Veli gibi şuurunu yitirmiş şehirlerde kapana kısılmış fare gibiyim tez vakit bir dolma kalem ediniyorum hokkada mürekkep eksik gökyüzünde kuşların eksik olduğu gibi sahte sözlerle mutluluk arıyor bir balık maviliği göremiyor yunuslar belki de seni hayal etmedim yüzmeyi düşündüğüm kadar düşünmek de zor korna sesleri altında ya elim eskimiş tutmuyor kalemi yahut esir kalmış kalem kendini tanımayan ellerde rest çekemiyor düşüncem şiir yazamadığı gibi ellerimin

Birilerini Anla Çocuk !

Resim
Karmakarışık bir hayat. Kayıp bir insanoğlu. Şehirdeki nokta nokta hüzün. İhtiyarların sessiz iç çekişleri. Yalnız bir kalabalık. Anlatmak isteyen diller. Anlaşılmazsın demekte ısrar eden mantık. İçin için ağlayan insan kalbi. Susan hep susan ademoğlu ve havvakızları. Beni anlamazlar. Bunlarda, o da. Şu hepten yargılar. Her biri yargıç kesilmiş, ön yargıdan oluşmuş bir zihniyet. Bilmiyorum insanlar ne zaman bu kadar zavallılaştı? ... Ve nasıl düzelecek her şey? Tek başıma yeteceğimi sanmıyorum. Ama değişmeyeceğim. Buyrun; her birinizi teker teker anlayabilirim, dinleyebilirim yargılamadan... Anlaşılmazlığınızı anlıyorum; çıkmazınızdan size el uzatıyorum. Çnkü biliyorum; insan anlatmak istiyor be. Omzunu okşayan dostça bir el nelerin devasıdır, bilmiyor kimse.

Düşünme Öyle Şeyler

Resim
Hey sessiz ol kimse duymasın seni duyarlarsa bak kötü olur sonra deşifre olursun ona buna ortaya çıkar her şeyin  bakış açıları düşünceleri değişir sana karşı düşün ama söyleme yapma öyle şeyler içine kapan artık. Sessiz ol senin düşüncelerini önemseyen kim ? Sessiz kal duysalar da bir önemi yok zaten kabuğuna çekil artık evine dönme vakti geldi. Düşünme öyle şeyler yapamayacağın hayalleri, gidemeyeceğin yerleri, yapamayacağın şeyleri düşünme artık hepsi geçti.  Düşünceni söyleme bak sonra seni sen olduğun için sevenler ve görüşlerini sevmeyenler kazanırsın, sessiz ol sükunet her zaman iyidir belki susarsan seni başkaları gibi konuşup düşünmeyenlerden sanacaklardır. Konuşma öyle şeyler duyurma sesini kimseye haklı olanı doğru olanı söyleme kimseye sen onlar için bir kurtuluş değil bir sorun yolusun sen gelince onlar seni karşıt görecektir dinlemeyecektir boş-ver konuşma, direnme kardeşim yapamazsın öyle şeyler. Hep düşünme onların yerine onların sana tepkisi her zaman için şu ola

Boş Pencere

Resim
Ona anlatmak istiyorum aslında beni anlamasını istiyorum. Aynı pencereden benim gördüğüm manzarayı görmesini istiyorum. O görsün ki anlasın beni benim gibi düşünebilsin belkide bu kadar iyi olamayacaktı. Belkide gördüğümü göremeyecekti ama o da benim gibi düşünebilecekti bir an için benim gibi bakacaktı o derin karanlığa belki penceredeki siyahlık ona başka şeyler anlatacaktı başkasını gösterecekti ama o an benim gibi düşünecekti. Gecenin karanlığına kaybolacaktı sabahları neden çok uyuduğumu neden geceleri sabaha kadar oturduğumu anlayacaktı. Sabah güneşinin güzelliğini, doğmayan güneşimin o olduğunu ve anlayacaktı bir güzelliğin bir insanı bir sevginin nasıl berduş edeceğini. Gölgeler içindeki bir noktayı görecekti o pencerede bana göre bir umut ışığı belirecekti gözünde ama o öyle yapmayacaktı. Belki baktığı anda başkasını hatırlayacaktı o an beni anlayamadığı için mi üzüleyim yoksa başkasını hatırladığı için mi üzüleyim şaşırırdım. Aynı pencereden bakmalıydık ama o hiç bir zama

Gözlerimdeki Aşk

Resim
kaba görünümlü küskün duvarların arasından onun güzel gözlerini izliyordum ay daha önce hiç olmadığı kadar karanlıktı beni gizliyordu. kahverengi ve siyah arasında bir renk cümbüşü yaşayan gözleri birkaç saniyeliğine gözlerimle aynı doğru üzerine denk geldiğinde aklımda bir tek yeni yağan karın üzerine düşüp onun gözlerinin mutluluğuyla ölmek vardı. çok kısa süren mutluluklar fazla umutlandırmıyor beni bu yüzden defalarca gerçekleşen kaçamak bakışlar yüreğime bir umut fidanı dikmemişti ancak bugün... bugün,az önce hani aynı doğruda karşılaşan gözlerimiz vardı ya hala ayrılmadılar birbirlerinden hala onun karanlık gözleri benim karanlığıma ışık oluyorlar fizik kurallarına karşı durarak. ışığı ne aydan ne de güneşten alıyordu onun gözleri, onun gözlerinin feri benim sevdamla besleniyordu. ben bunalrı konuşurken hala bakıyordu o gözlerime. artık umutlanmaya başlıyordum yoksa... yoksa o da beni sever miydi gelecek bir zaman diliminde ya da sevmiş miydi geçmişte kalan herhangi bir günde.

Ağıt Niyetine

Resim
Karanlığı boğabilir misin Necdet, kuytulara sinmiş bizi avlamayı bekleyen karanlığı? Hani annen öldüğünde sana sarılmamı engelleyen karanlığı ... Yorgunum artık Necdet çok yoruldum herkes kaçmış gibi, şu köşeyi döndükten sonra geri adım atamazmışım gibi geliyor artık. Sessizsin be Necdet bu aralar,sormaya korkuyorum halini ,su getirdim sana yanında bir paket de sigara keşke kalkabilsen be Necdet çok ağır değildir o toprak ne de olsa.

Bir Ölümsüz

Resim
İki otomobil ve dört far arasında kalarak halen dolaşımdaki kanımı asfalta saçarak vefat ettim. Hiç bir gazetede ölüm ilanıma rastlamadım. Sabah erkenden uyandığımda da fark ettim ki ailem müezzinin cebine bir iki lira koyup selamı bile verdirmemişti. İçimde bir gram üzüntü oluşmadı. Odaya girer girmez fark ettim soğuk havayı, ailenin bütün erkekleri benim etrafıma toplanmış ayin havasındalar. Babam canını azraile benden önce teslim ettiği için bu büyük kurulun başında gözünde bir gram yaş bulunmayan amcam oturuyordu. Kendisi babamın ölümünden sonra sevecen bir baba rolü de üstlendi benim için ama anneme yanaşır korkusundan sıcak bakmadım gerçi o benden daha insancıl çıktı annemi korudu. Sonuçta bütün amcalar Nuri Alço değildir. Babamın ölümünde de yanımda durdu beni teselli etti. Şimdi düşününce babamın ölümüyle benimki bir birbirlerine benziyorlar. Babam, iki merminin sol göğsünde karşılamasıyla canını verdi ben de kurşun hızında iki otomobilin selamlaşmak için beni iki parçaya a

Yalnızlık Batağındaki Bazı Dostlar

Resim
Suskunluğuma birde susuzluk eklendi. Düşündüğünüz susuzluktan değil bu susuzluk onun susuzluğuydu. Konuşmaktan ağzının kuruması kadar derin bir susuzluktu bu aslında ona ulaşamamaktan ve konuşamamaktan kaynaklanıyordu. Galiba artık onsuz yapamıyordum ama bu bana bir zorunluluk gibiydi. Düşündüklerimi oraya buraya yazıyordum. Vaktin ne kadar hızlı geçtiğini anlamaz hale gelmiştim. Onsuz günler birbirini kovalıyordu. Artık suskunluğumu kağıtlara yazarak bozuyordu. Ama bu kadar suskun kalışım kağıtlara bir bağırma bir aykırılık olarak yansımıştı. Ne artık kağıtlarla anlaşabiliyorduk ne de yazılarımla. Onlar gün geçtikçe farklı düşünüyorlardı. Eski düşüncelerimin beni yargılaması artık yormuştu beni her gün farklı yazılarla karşılaşıyor farklı düşünceler okuyordum. Onların bu sevgisi bu değişik düşünceleri yeyip bitiyordu beni artık daha yalnızdım. Yazılarımda anlamıyordu beni belkide tek anlayabilecek olan bir dost sözcüğüydü. Kendimi tanımadığım anlamsız ve amaçsız kişilerle konuşmay

Sanayiden Çıkanlar 3

Resim
İnsan, ölümcül bir zehirdir. Doğayı ve kendini yok ederken asla üzülmez. YENİ mobilyaları olsun diye ormanları yok eder, YENİ aşkları olsun diye kendini sevenleri yok eder.  Şarkı değil duyduğum sesler ruhumu besler. Ben yalnız, sen yalnız peki biz nasıl yalnızız? Dağlarda beyaz bulutlar yok, tek başına ağaçlar var. Bir güzellik abidesi olamasanız da çıplaklık şaheserisiniz bayan. Paradan önce insanlık vardı. Güneş batmasa da pek ala hava kararabilir. Kimse yemin etmesin tanrılar dışında. Dostlukların da bir sınırı vardır ; ÇEVRİMDIŞI ...

Görüşürüz Elbet

Resim
aslında çok uzağız sevgilim yerden ve gökten ve onları yaradandan sadece dumanlı bir türküyle yakınlaşırız artık korkma birbirimizden uzakta birbirimize yakınız

Oyundaki Oyuncak

Resim
Hayat insanı aslında en basit şeylerle sınar ilk başta. Ne sen anlarsın onun ilerde farklı şekilde karşına çıkacağını ne de o öyle görünür gözüne. İnsanın anlayamadığı bu olay küçük görünse de aslında ilerde başıma çok büyük dertler açacaktır. Ne uyku uyuyabilecektir, ne de yemek yiyebilecek. Hayat seni küçük şeylerle sınaması daha küçükken başlar. Sorumluluk duygusunu ilk oyuncaklarla kazanırsın. Sonra bunu hayata yansıtırsın. İşte aslında bu kadar basittir hayat tabi anlayana. Her yaptığın küçük faaliyet ilerde senin işine yarayacaktır. Sen bilmessin ama o senin bilinç altına yerleşecektir. Küçükken ağaç dallarıyla oynarken koluna yapışan o yaprak aslında ilerde senden hiç ayrılmayacak seni uyutmayacak yemek yemeni zorlayacak kalbinin onunla her karşılaştığında küt küt atmasını sağlayacak o karşı cinsin habercisidir. Sen ne kadar çok onun kolundan çıkmasını istesen de o aynı sakızdan çıkmış dövmeler gibi kalıcıdır. Tabi kuruyup kendi düşüne kadar. Kuruyup kendi düşüne kadar o kad