Japon Balığı
Bizim eski mahallede arkadaşla oturuyorduk. İnşası yapılırken bekçisiyle arkadaş olduğumuz apartman vardı önümüzde. Güzel manzaramıza beton örttükleri için çok kızmıştım; dört duvarın birinde pencere vardı artık onun da önünde duvar olacaktı. Beş ya da altı yıl oldu sanırım. İnşaat bitmeden örttüğüm perdemi hiç açmadım. Sonra taşındık başka kuytu bir köşeye, bu hatıralar da o perdenin arkasında kalmış. Arkadaşım, “Bazı kızlar vardır sadece sevildiklerini bilmek isterler. Yaptıkları şeyler bize o kadar müsaittir ki her şeyin doğru olduğunu sanırız, belki de öyledir kim bilir. Sana sevdiklerini söylemezler ama sevmediklerini de söylemezler. Severmiş gibi yaparlar. ‘Özledim’ dediğinde mesela, ‘ben de’ derler. Açsan açabileceğin bir kapıymış gibi gelir bu sana, sanki uzansan o da seni tutacakmış gibi. Uzandığını görmek içindir bütün yaptıkları. Seni duygularıyla besler besler, büyütür. Sırf ona o istediğinde gitmen için eğitirler seni. Kenarda bekleyen kırık birisindir, oysa onun tam