Uyuyamıyorum

Uyuyamıyorum. Başım ağrıyor birkaç gündür. Her yolu denedim, ilaç içmeyi, dışarı çıkıp nefes almayı, düşünmemeyi... Masaj da yaptım geçmedi. Zaten bağımlılık yapıyormuş sanırım. Masaj yapmadığında başının ağrısı git gide şiddetleniyormuş. Tam olarak nereden duyduğumu hatırlamıyorum. Biri söylemişti sanırım. Gerçi artık anlıyorum ki bir şeyi biri söylemiyor. Neye ihtiyacın olduğuna göre bir şeyler söylüyorlar ve her bir diğerinin söyledikleri öncekileri andırıyor. Yani bir şeyi birinden duymuyorsunuz. Garip bir durum.
Gün geçtikçe arkadaşlarım sormaya başlıyor nasılsın diye. Anlamıyorum diyemeyeceğim. Sanırım uykusuzluktan gözaltlarım morarıyor, mutlu olsanız bile mutsuz gibi gözüküyorsunuz. Sonuçta dinçliğin de mutluluğa etkisi var hayatınızda. Kahveyi bıraktım, sabahları onun yerine elma yiyorum. Daha iyi uyku açıyormuş diye duydum ama fark etmedim şu ana kadar. Gerçi kahve de uykumu açmıyor, midemi bulandırıyordu sadece.
Uykusuzluğuma neden olan şeyi biliyor olabilirim. Ama neden uykusuzluğa sebep olduğunu bilmiyorum. Uzaktaki bir erkek arkadaşım intihar etmiş. Kendini bir arabanın önüne atmış diyorlar. O bakardı böyle şeylere diye biliyordum. Bir buluşmamızda kavşaktan karşı kaşıya geçecektik. Gerçi buna kavşak mı denir bilmiyorum; İşlek bir caddeden yol ayrılıp sola doğru kıvrılıyordu ve biz oradan geçecektik. Sonuç şu ki bana hiç yakın olmadığı kadar yakın olup solunda olduğuma emin oldu ve sağına, yani arabaların geldiği ya da geleceği yöne bakarak karşıya geçirdi. Aşırı dikkatliydi yani. Benden kaynaklı olan bir şey olduğunu sanmıyorum, böyle şeyleri fark ederim. Kendini kolluyordu orada, gözlerindeki korkuyu görmüştüm. Bir olay, bir neden mi olduğunu soramadım ama korkuyordu. Şimdi bir arabanın önüne öylece atlaması saçma geliyor.
Bayadır konuşmuyorduk. İkimizin de çalışması gereken sınavlar vardı. Final haftasıydı. Gerçi bu aylardır konuşmamaya bir gerekçe gösterilebilir mi bilemiyorum. Arkadaşlarımız, okulumuz, gittiğimiz yola kadar hep farklıydı zaten ama şehir değişince bir garip oldu. Bilemiyorum…
Onu düşününce ağrılarım artıyor. O yüzden düşünmemeye, sabahları alıştığım kahveden olduğuna inandırıyorum kendimi. Başaramıyorum belki ama iyidir böyle. O hep böyle yapardı, başaramasa da öyle olduğuna inandırmaya çalışırdı. Anlıyordum ama şimdi hissedebiliyorum zorluğunu, acısını, karanlığını…
Bazıları göremediklerini görür gibi yapar. O gördüklerini görmüyor gibi yapıyordu ama sadece bu konuda fazlasıyla yeteneksizdi. İnsanlar köreltti onu, insanlar acıttı, insanlar kanattı. Yanında olamadım. O ise hep benim yanımdaydı. Şimdi ise yine ondan kaçar gibi uykusuzluğumu başka şeylere mâl ediyor ve hatta bilemiyorum diyorum. Basit ve onun sürekli kullandığı tek kelimelik cümleye yüklüyorum acımı. Oysa bu cümle içime açılan bir kuyu gibi, ona yüklediğim şeyler içimde bir karanlıkta büyüyor sanki.

Onu karanlık bir yere gömsünler istemezdim. O da benden böyle davranmamı istemezdi herhalde. Uyu sen ne yapacaksın, dediğini duyar gibi oluyorum ara sıra. Ama ölüler konuşamıyor. Susuyor ve karanlığa gömüyorlar onu. Daha dibe iniyor her geçen gün. Daha derine, daha derine… 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evin erkeği

Ağaç Kovukları

Düşünme Öyle Şeyler