Kayıtlar

Haziran, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Büyüsüyle Bu Şehir

Resim
Bu şehir senmişsin meğer. Her şeyde sen varmışsın. Her attığım adım, her nefeste sen. Sensizim demek ölüm bu şehirde. İkliminden uzak bir deve kadar yalnızım kutuplarda Seni arıyorum. Hendeğimde sen varsın. Bohçamda sen. Ne zaman baksam etrafıma seni görüyorum. Yalnız senin gözlerini arıyor gözlerim. Sensizken bile her taraf sen bakıyor bana. Ve her zaman sen gülüyorsun bu yaşlı gözlerime. Ve ben artık yalnız düşlerde okşuyorum seni. Senle olduğum kadar sıcak değil hiçbiri ve ruhumu ısıtmıyor düşlerdeyken nefesin. Ve ben yine batıyorum yalnızlığın o dibi görünmeyen boklu batağına. Ve bu bataklıkta sinekler bile yalnız

Beyaz Topraktaki Grilik

Resim
Sustum ve sevdim. Sadece nefes aldım. O dakikalarda güneş yüzüme vuruyordu. Parıltılı bir sonbahar günüydü, güneş kuzeydeydi. Hava yapış yapıştı. Köpek gibi terliyordum. Artık gözlerimin bile bir tuzluluk oranı vardı terden. Görüş açım bile azalmıştı. Bir gölgelik bulduğumu hatırlıyorum bir de seni gördüğümü. O anki serinliğin gölgeden olmadığını tamı tamına 1 ay sonra anlamıştım. Nefes almakta zordu o zamandan sonra, gölgede kalmakta, terlemekte. Her şey üstüme gelmeye başlıyordu. Sanki hiç gündüz olmuyordu, sanki hiç gün doğmuyordu günüme ve artık ben nefes almıyordum. Hayat tüm çirkinliklerini göstermeye başlamıştı. Sen hariç her şey karanlıktı. Her şey beyaz toprak griliğine bürünmüştü. Herkeste bir mutsuzluk hakimdi. İnsanların ufukları artık ilerilere bakmıyordu. Sevgililer bile üzülüyordu benim halime. Bakmıyorlardı yüzüme. Ben umutsuz bir vaka idim. Hastanenin önünden geçerken insanlar ağlıyordu bana. Simitçi amca, mendil satan küçük kız… artık ne istediğimi sormuyorlardı