Çünkü Biliyorum...
Hani birini seversin, söylersin, o da sevdiğini söyler. Sonra normal bir ilişki yaşarsınız, ama bu sana göre oldukça değişiktir. Diğerlerinden farklıdır sanki. Aşktır bu. Öyle gelir. Sen öyle hayal ettiğinden öyledir. Öyle olması gereklidir sanki... Sonra bir şey olur, bir şekilde ayırır hayat. Ama sen hala seversin. "Sevmiyorum" der, yine seversin. Alışırsın. Seviyorum demekten yorulursun biraz da... Sonra "o, herkes gibi" dersin. O zamana kadar kurduğun en mantıklı cümledir bu, fark etmezsin. Kendini kandırıyormuş gibi gelir. Sanki onun hakkında konuştuğun her şeyde bir burukluk vardır. Sesindeki titremeye vurur. Yüzüne vurur. Ailenden biri "ne oldu, anlat" der, cevap vermeyi istersin. Her şeyi anlatmayı. Ama boş gelir. Balon şişirmekten fazlası olmayacağına inanırsın... "Yok bir şey" demekte bulursun çareyi. Hepsini anlatırmış gibi dökülür üç kelime. Garip bir tonda, içten, ağlamaklı... Anlarlar. Herkes anlar. Tek sen anlamazsın. Anlamadığını da anlamazsın. Neden her gece yattığında içinden çığlık attığını, kendi kendine konuştuğunu, bir şeyler yapmak isteyip yapamadığını, kalbini söküp atmak isteğini ve en sonunda neden ağladığını anlamazsın. Ara sıra çok kolay gelir, ara sıra çok zor... Ve kelimeler, lanet olası kelimelerden fazlası değildir. Yalnız hissedersin. Öyle yalnız hissedersin ki "yalnız" kelimesi yetmez o anlamı taşımaya. "Yalnızım" diyemezsin bu yüzden. Dersen bile o anlamı yüklemeden dersin. Acırsın o kelimeye. Daha güçlü bir kelime bulmaya çalışırsın. Bir cümle. Belki birkaç cümle... Belki de bir kitap. Bazen yaşayamadığın hayatları yaşamak için okursun kitapları, bazen de kendi hayatını yaşamak için.
Neyse, ben kitap okuyayım. Çünkü biliyorum, kitaplar yalnız okunur...
Yorumlar
Yorum Gönder