Üşüttük
Soğuktu her zamanki gibi senle havamız. Artık hissetmiyordum
ya da hissedemeyecek kadar üşümüştü bedenim. Isıtacak bir senim yoktu benim. Ne
kadar şanslısın bir bilsen. Uzun ve şehiriçi hatlarda birbirine dayanan
samimiyetsiz insanlar olarak biz hep otobüste aşık olduk. Ve en iyi
dostlukları, fedakarlıkları ve insanlığı buralarda tattık.
Her zamanki gibi bir akşamda güneşin yüzümü kesen soğukluyla
ilerliyordum. Mevsimler değişmişti. Ama çok değişmişti. Vücudumun her yeri ayrı
mevsim yaşıyordu sensiz. Gönlüm sensiz bir çağlayandı. Seni istiyordu sürekli
ağlıyordu. Beynim burnum yüzüm ise sana hasret üşüyordu.
Ve sensiz ellerim her zamankinden daha sıcaktı. Bir
tutulacak eldi istedikleri belki, belki de yünlü bir eldiven kim bilir. Onlarda
senin gibilerdi. Hep ayrı mevsimi yaşayan bir anavatanda dertsiz halkın boş
bakanıyım ben. Hep sessiz kalıyorum
onlara karşı dertlerini de söylemiyorlar biliyor musun ? Aynı sen hepsi.
Bu aralar çok üşüyorum içim titriyor. Dertli hissediyorum
kendimi soğukta kestane satan adamlar gibiyim önündeki ocak yerine ellerimi
sürterek ısınmaya çalışıyorum seni beklerken. Yağmur sonraları çıkan azot
kokusunu toprak kokusu olarak düşünüp kendimi avutuyorum aynı senin beni
sevdiğini düşündüğüm zamanlardaki gibi. Hayat çok acımazsız geliyor. Kışın
mahallenin gözdeleri olan kedilerin suyla mücadelesi gibi hayatta. Bazı
mevsimler kralsın bazı mevsimler köle.
Ne diyorduk üşüyorum genellikle hatırlar mısın ?
Senle hep kazak alırdık bana niyesini sen hiç sormamıştın
şimdi söylemenin zamanı geldi.
Çünkü onlar yokken sen, sen yokken onlar ısıtacaktı beni.
Yorumlar
Yorum Gönder