Bir avuç toprak
Ölümün acı bakışları vardı onda. Her bakışında acıyı anlatıyordu gözleri. O gidiyordu. Çok belliydi yorulmuştu artık. Artık onu tutamayacaktı yaşlı ayakları ve artık nasırdan soğuk işlemeyen elleri durumun çok farkındaydı. Artık her ezanda dışarıya bakıyordu. Gözleri hep balkon kapısından gözüken ağaçlara ve perdenin arasından giren güneşteydi. Yaşamanın son anlarında doğaya kavuşmak istiyordu belki kim bilir. Acı gözlerle etrafına bakıyor ve sanki bir yalnızlık silsilesinin tam ortasında kalmış bir nöbetçi gibi görevinin bitmesini bekliyordu. Çok yalnızdı. Herkes gitmişti artık tüm değer verdikleri, tüm duyguları, tüm düşünceleri. Hepsi birer birer kaymıştı elinden artık. İçten içe yaşıyordu ölüm anını. Acıları sona yaklaştırıyordu onu ve artık son onun için başlangıç olacağına inanıyordu. Etrafındaki yaşlı gözlere tepki koyamıyor. Gidince olacak senaryoyu düşünüyordu sürekli ve her zaman ama her zaman boş umutlara sokmuyordu insanları. Hiç umut etmesine izin vermiyordu. Her zaman ama her zaman dışarıya bakmaya çalışıyordu insan kalabalığından çok.
Bir Musalla taşına konuluyordu o beden. Soğuktu artık onun için dünya üşümüştü. İnsanlar toplanmıştı başına ne oluyordu acaba deyip duruyordu kendileri. Ve her zaman etrafına bakıyordu. Ezanı dinliyordu yine gözleri açıktı. Sessizce yaşıyordu bu sıralar. Her şeyi sessiz olmuştu. Eziyet çektirmemek istiyordu insanlara baktı etrafına ve artık sona geldiğini anlamıştı. Çünkü üzerine son toprak atılmıştı.
Ve aralık kalmamıştı gökyüzüyle artık her şey uzaktı ona. Ve o gidiyordu. Bu bir bitiş değil üç noktaydı.
Bir Musalla taşına konuluyordu o beden. Soğuktu artık onun için dünya üşümüştü. İnsanlar toplanmıştı başına ne oluyordu acaba deyip duruyordu kendileri. Ve her zaman etrafına bakıyordu. Ezanı dinliyordu yine gözleri açıktı. Sessizce yaşıyordu bu sıralar. Her şeyi sessiz olmuştu. Eziyet çektirmemek istiyordu insanlara baktı etrafına ve artık sona geldiğini anlamıştı. Çünkü üzerine son toprak atılmıştı.
Ve aralık kalmamıştı gökyüzüyle artık her şey uzaktı ona. Ve o gidiyordu. Bu bir bitiş değil üç noktaydı.
Yorumlar
Yorum Gönder