Sen Yılmadın
Yola bakma sen onun gözünün içine bak yeterli. Ağlamak için, Gülmek için o hep orada zaten. Senin rotanda o gideceğin yolda. Ulaşacağın zirvede o, gideceğin yolun sonu da. Ama tek problem var biliyor musun ? Ne o senin gözüne bakıyor. Ne de yanında yürüdüğünün farkında. Ne de onun senin için zirvede olduğunun biliyor.
Ama sen ondan ne senin gözüne bakmasını istiyorsun. Ne de farklı bir yola seninle gelmesini. Tek istediğin şey sağ tarafında yürümene izin vermesi. Onun için atan sol omurgadaki kalbe yakın olması. Bunu kaybetmemek için yapmadığın şey kalmıyor. Her gün ölüyorsun her gün yeniden başlıyorsun. Onun için bir milat yapıyorsun. Temiz sayfalar birbirini kovalıyor.
Ağlamasını görüyorsun. Ağlatanlara sövüyorsun. Onun gözyaşlarının bile yere düştüğü bu dünyanın döngüsüne küfürler yağdırıyorsun. En ufak şeyin bile onu kıracağını biliyorsun. En ufak şey onun için bir dünya oluyor. Senin için onun gözyaşları gibi.
En ufak şeyler yaralıyor seni. Ama sen pes etmiyorsun. Beynin istemiyor. Gözlerin bakamıyor bazen. Kulakların duymuyor. Ayakların ona gitmiyor ama. Kalbin vücuduna ağır geliyor o zaman. Atışları yavaşlıyor. Onu istiyor güneşsiz yaşayamıyor. Kış başlangıcındaki solan çiçekler gibi kalıyor. Hem sararmış hem boynu bükük. Ve sonra hepsini bir kenara itiyorsun. Ona gidiyorsun. Gözlerine bakıyorsun. Onu duyuyorsun. Onu istemeyen organların onunla dolup taşıyor. O saatten sonra hiçbir şeyin bir anlamı olmuyor. Tüm yaşananları elinin tersiyle itiyorsun.
Ve sen bu yaşanmışlıklara rağmen yılmadın. Durmadan, usanmadan, bıkmadan seviyorsun.
Ama sen ondan ne senin gözüne bakmasını istiyorsun. Ne de farklı bir yola seninle gelmesini. Tek istediğin şey sağ tarafında yürümene izin vermesi. Onun için atan sol omurgadaki kalbe yakın olması. Bunu kaybetmemek için yapmadığın şey kalmıyor. Her gün ölüyorsun her gün yeniden başlıyorsun. Onun için bir milat yapıyorsun. Temiz sayfalar birbirini kovalıyor.
Ağlamasını görüyorsun. Ağlatanlara sövüyorsun. Onun gözyaşlarının bile yere düştüğü bu dünyanın döngüsüne küfürler yağdırıyorsun. En ufak şeyin bile onu kıracağını biliyorsun. En ufak şey onun için bir dünya oluyor. Senin için onun gözyaşları gibi.
En ufak şeyler yaralıyor seni. Ama sen pes etmiyorsun. Beynin istemiyor. Gözlerin bakamıyor bazen. Kulakların duymuyor. Ayakların ona gitmiyor ama. Kalbin vücuduna ağır geliyor o zaman. Atışları yavaşlıyor. Onu istiyor güneşsiz yaşayamıyor. Kış başlangıcındaki solan çiçekler gibi kalıyor. Hem sararmış hem boynu bükük. Ve sonra hepsini bir kenara itiyorsun. Ona gidiyorsun. Gözlerine bakıyorsun. Onu duyuyorsun. Onu istemeyen organların onunla dolup taşıyor. O saatten sonra hiçbir şeyin bir anlamı olmuyor. Tüm yaşananları elinin tersiyle itiyorsun.
Ve sen bu yaşanmışlıklara rağmen yılmadın. Durmadan, usanmadan, bıkmadan seviyorsun.
Yorumlar
Yorum Gönder