Yalnız Kalmak, Yalnız Hissetmektir(?)
Hareket eden otobüsün gölgesinde serinlemeye çalışacak kadar yerimden oynamıştım. Üzerime düşen keçeden yapılmış gölgelik güzel bir hatırlatma oldu kendime gelmem için. Hiç bozuntuya vermeden yürümeye devam ettim tabii bir kaç defa durmadan sağı solu kontrol ettim gülen var mı filan diye. Sonra baktım sol taraftaki kaldırımlar boş,hani orası güneş ya, dedim oraya geçeyim rezil olacaksam da esnafa olayım. Bu sefer gerçekten kovalaya bilirdim o gölgeyi. Sol yanağım olgunlaşmış Amasya Elması kırmızılığına ve etrafına verimli topraklar saçarak cinayet işleyen volkan atığı lav sıcaklığına eriştiği vakit kaldırımı kaplayan naylon örtünün içine dalıverdim. Otelin güzellik(!) çalışması için hazırlanan bu portatif bina hem kaldırımı yaya trafiğine kapatarak büyük bir amme hizmeti yapıyor aynı zamanda şehrin merkezi sayılabilecek bir noktada insanları estetik zevkin doruklarına çıkarıyor. Her neyse perdenin yırtık yerinden önce ayakalr sonra baş sonra kollar sıralamasıyla dışarı çıkıp karşıya geçtim. Birden aklımda bir hatırlatma nötronu çalışmaya başladı galiba ki arkadaşımla kafede buluşacağım aklıma geldi. Hemen yönümü ayarlayıp hafif bir tempoda yürüyüşe başladım. Bir yandan da dudaklarım hafif kıpranışlarla insanların misafirlerini veya arkadaşlarını neden evlerine değil de kafe gibi yerlere çağırdığını soruyordu gelen geçene. Kimse cevap vermeyince daha da sessizleşerek devam etti bu böyle. Taki dar bir sokakta hafif bir esinti bulup sigaramı yakıncaya kadar,terlerken sigara içmem.
Kafeden bir önceki sokaktaki yani beyaz duvarlarla ve kafelerin kapılarıyla çevrili meydan havasındaki sokakta mesaj çektim "nerdesin? ben geldim.". Sigarayı atmadan önce kontrol ettim son bir nefeslik hakkı kaldı mı diye çünkü paketimdeki son sigaraydı yani tabaktaki son lokma, yahut ardana kalan son baklava dilimi. Baktım ki sigaranın üzerinde daha fazla yakacak yer yok girdim kafeye. İlk başta oturacak güzel bir yer aradım tabiki aynı zamanda kızları da hafiften kesip geçtim sol köşede tuvalete yakın bir yerde oturdum. Sağa baktım sola baktım, arkamda oturan sevgililere bakınca kız pis pis bana baktı ben de bakmamaya başladım. Bir iki dakika böyle devam edince fark ettim ki tek başına oturan bir ben varım orada. hemen çıkardım telefonu bir mesaj daha yazdım "kafedeyim nerde kaldın?". Sonra da arkadaşımın övüp durduğu kafeyi inceledim. Tam karşımda sarışın bomba Marilyn Monroe posteri vardı kafe sahibi bu atakla geçmişi unutmadığını ve eski pop kültüre saygısını bildiriyor, tam postere bakarken Grup Yorum'dan Soluk Soluğa'yı duyunca anlıyorum ki 20. yyın ikinci yarısına hayran bir tarikatın mabedindeyim. Uzaklaşma fikrini kendimden uzaklaştırıp bir çay istiyorum ne de olsa artık ihtiyacım var ve "çay harareti alır.". Yarım saat normal süre ve on dakika uzatmayla geç kalan arkadaşımın bana bugünki hediyesi güzel bir çay yanızlığımı hatırlatan sevgililerin muhabbetleri ve koltuk altında bir tavlaydı.
Kafeden bir önceki sokaktaki yani beyaz duvarlarla ve kafelerin kapılarıyla çevrili meydan havasındaki sokakta mesaj çektim "nerdesin? ben geldim.". Sigarayı atmadan önce kontrol ettim son bir nefeslik hakkı kaldı mı diye çünkü paketimdeki son sigaraydı yani tabaktaki son lokma, yahut ardana kalan son baklava dilimi. Baktım ki sigaranın üzerinde daha fazla yakacak yer yok girdim kafeye. İlk başta oturacak güzel bir yer aradım tabiki aynı zamanda kızları da hafiften kesip geçtim sol köşede tuvalete yakın bir yerde oturdum. Sağa baktım sola baktım, arkamda oturan sevgililere bakınca kız pis pis bana baktı ben de bakmamaya başladım. Bir iki dakika böyle devam edince fark ettim ki tek başına oturan bir ben varım orada. hemen çıkardım telefonu bir mesaj daha yazdım "kafedeyim nerde kaldın?". Sonra da arkadaşımın övüp durduğu kafeyi inceledim. Tam karşımda sarışın bomba Marilyn Monroe posteri vardı kafe sahibi bu atakla geçmişi unutmadığını ve eski pop kültüre saygısını bildiriyor, tam postere bakarken Grup Yorum'dan Soluk Soluğa'yı duyunca anlıyorum ki 20. yyın ikinci yarısına hayran bir tarikatın mabedindeyim. Uzaklaşma fikrini kendimden uzaklaştırıp bir çay istiyorum ne de olsa artık ihtiyacım var ve "çay harareti alır.". Yarım saat normal süre ve on dakika uzatmayla geç kalan arkadaşımın bana bugünki hediyesi güzel bir çay yanızlığımı hatırlatan sevgililerin muhabbetleri ve koltuk altında bir tavlaydı.
Yorumlar
Yorum Gönder