Kırık Çıkık
O okul turnuvasındaki oynayanlardan neyim eksik diye
düşünüyordum hep baksanıza nasıl basit oynuyorlar ah nasıl elendik
ki. Tabi birde takım kaptanı vardı hiç iyi oynamazdı sınıftakilerinken büyükmüş
diye kaptan yapmışlar. O da yetmezmiş gibi bizim sınıfın güzel kızları onu
izlemeye giderdi hep.
İlk maçta elenmenin garipliğiyle sınıfın erkekleri mal gibi
merdivenlere çökmüş maçı izlerken kızlar Mehmet’in her şutuyla ayağa kalkıp
alkış yağmuruna başlıyordu.
Sınıfımızın mahsum kızı da ortaydı çok tatlıydı ya
da bana öyle geliyordu işte tatlıydı her neyse maç devam ediyordu çekişmeliydi
bizim kızlar alkışlıyor çığlıklar atıyorlardı. O maçı kazanlar hemen bir kura
çekimi yaptılar. Biz ilk maçı yenilmiştik. Ama hoca bize bay çeken sınıfla
yaptıracaktı öylesine Kura çekildikten sonra Mehmetgil bay çekip
bizimle oynacaklarını duyunca gülmeye başladılar öyle bir dalga
geçiyorlardı ki hoca sinirlendi dedi ki:“bu boş bir maç değildir yenen finale
çıkacaktır” dedi. O anda biz gülmeye başladık gülüyoruz ama hepimizde bir
yandan korkmuyor değiliz. Mehmet okul takımının da kaptanı onun takımının geri
kalanı da bizim iki katımız. Belli etmeden korktuğumuzu bir iddialaşan çocuk
bakışıyla oradan sıyrıldık ve çalışmalara başladık. Ben de boş durur muyum
bütün ısınma hareketlerimi Büşra’nın önünde yapamaya dikkat ediyordum tabi onun
gözü Mehmet tipsizinde.
Derken maça 1 gün kalmıştı ben artık son antrenmanda takımı
görmek istiyordum artık nasıl oynadığımızı biliyorduk biraz daha iyiydik derken
istediğimiz olmuştu bizim 2 ay önce elini kıran arkadaşımız ozan o gün iyileşip
okula gelmişti. Ozan mükemmel bir kaleciydi bir gün top oynarken elini
kırmıştı. Hemen yanına gittim konuşmak için "ozan ozan bizim takımda
“oynar mısın?” demeye kalmadı. “Kardeş ben futbol oynamıyorum artık" dedi.
O an tüm takımın başından kaynar sular boşalmıştı. Tek ümidimizdi takım çok
kötüydü.
Ozana yalvarıyoruz Nuh diyor peygamber demiyor peki öyle
olsun dedim. Çıktım sınıfa Büşra’nın önünden geçerken gözlerimle yanaklarını okşadım. Farketmiş olacak
ki varlığımı ki öyle yoğun bir bakış fırlatmıştım ki ona fark etmemesi
imkânsızdı. “Günaydın ..." dedi. Dünyanın bütün çocuk askerleri midemde
çatışmaya girmiş gibiydi ona “günaydın” diyene kovalanan bir avın korkaklığını
yaşadım ancak onunla konuşma mutluluğu o günü benim için güzelleştirdi. Okuldan
çıkana kadar Büşra’yı ve gamzesini düşündüm. Çıkışta uğur yanıma koşup “Ozanı napıcaz la”
dediğinde aklım başıma geldi. Okulun karşısındaki bakkala girdim bir sakız alıp
ozanı takip etmeye başladım. Okuldan sonraki 3 sokaktaki inşaatın önünden
geçerken çektim içeri dobra dobra konuştum "Bak kardeş, sen olmazsan bu
maç da dağılırız. Sonra Mehmet’in gazı artar. Sonra ben de o gazı senden
çıkarırım" Çok korktuğu yüzünden belliydi kafasını kaldırdı ürkek güvercin
hemen kabul etti tabi.
Ertesi gün okula geldiğimizde Mehmetgil oyunu
garantiye almak için yan sınıftan bi tane oyuncu almışlar. Mübarek
pire gibi maç başladı hemen 2 tane yedik lanet olsun ozan iyileşmiş ama hala
sol elinin oradan yiyor anladılar artık aldıkları şutu oraya atıyorlar ozan
kendine geldi hemen aldım topu verdim bizim arkadaşa çaktı golü Mehmet itiraz
ediyor neymiş efendim ben elimle düzeltmişim. Boşver dedim maç devam
ediyor artık son dakikalar maç bitmek üzere topu aldım bir Mehmet bir ben bir
de soldan arkadaş geliyor.
Birden Mehmet’e çalım atmaya çalışırken tekmeyi attı ayağım
o kadar ağıyordu ki Büşra’nın çığlığı bir oldu hemen geldi Mehmet’e bir tane
tokat attı ayağa kalkamıyordum hoca o hareketten sonra maçı iptal etti bizi
finale yazdı umrumda değil aslında ayağa kaldırmak için Büşra’nın
beni kolu altına alması yeterli olmuştu. Beni merdivenin önüne kadar taşıdı.
Merdivene oturdu bacağımı dizinin üzerine koydu. Pamuk gibi elleriyle masaj
yapmaya başladı. O her dokunduğunda sadece bacaklarımdaki ağrılar değil bütün
ağrılarım diniyordu. Ben olayı yeni fark etmeye başlamıştım bütün sınıf
çevremde toplanmış Büşra bacaklarımı ovalıyor. Yüzüm o kadar kızarmıştı ki
mermer merdivene yansıyordu artık. Büşra da anlamış olacak ki sol gözünü kırpıp
ince bir gülümsemeyle bacağımı bir alt merdivene hafifçe yerleştirdi. Çıkarken
herkes bana yardım etmeye çalışıyordu. Hoca “Eve gidebilecek misin" dediği
anda Büşra atlayıp" ben...şey yani iz arkadaşlarla götürürüz hocam dedi."
ancak hiçbir arkadaş yoktu biz eve giderken. Bir o bir de ben vardık.
Yorumlar
Yorum Gönder